Günümüzde dört kişilik bir ailenin sadece açlık sınırı günlük 50 TL’yi aşarken, gıda yanı sıra yapılması gereken diğer zorunlu harcamaları da kapsayan yoksulluk sınırı günlük 163,12 TL oldu.
DEVAM EDEN FİYAT ARTIŞLARI ÜCRETLERİ AŞINDIRMAYA DEVAM EDİYOR…
DÖRT KİŞİLİK AİLENİN AÇLIK SINIRI 1.502 TL, YOKSULLUK SINIRI 4.894 TL
BİR KİŞİNİN AYLIK GEÇİM MALİYETİ 1.875 TL
MUTFAK ENFLASYONUNDA SON ALTI AYLIK ARTIŞ YÜZDE 10,34 ORANINDA
2017 yılı için öngörülen enflasyon hedefi, özellikle gıda fiyatlarında görülen artışa da bağlı olarak daha yılın ilk iki ayında tartışılır duruma geldi. Çalışanların geçim koşullarını ortaya koyan temel göstergelerden olan asgari ücret bu yıl için günlük net 46,80 TL olarak tespit edilmişken, bir işçinin günlük yaşam maliyeti daha Şubat ayında 62,50 TL olarak hesaplandı.
Gıda fiyatlarında görülen artış mutfak harcamasına da olumsuz yansıdı. Günümüzde dört kişilik bir ailenin sadece açlık sınırı günlük 50 TL’yi aşarken, gıda yanı sıra yapılması gereken diğer zorunlu harcamaları da kapsayan yoksulluk sınırı günlük 163,12 TL oldu.
TÜRK-İŞ (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu) tarafından otuz yıldan bu yana her ay düzenli olarak yapılan “açlık ve yoksulluk sınırı” araştırması çalışanların karşı karşıya bulundukları geçim şartlarını ortaya koymaktadır.
TÜRK-İŞ Araştırmasının 2017 Şubat ayı sonucuna göre;
Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1.502,38 TL, Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamaların toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 4.893,74 TL oldu. Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 1.874,97 TL olarak gerçekleşti.
Dört kişilik bir ailenin “insan onuruna yaraşır bir yaşam düzeyi” sağlaması için yapması gereken toplam harcama tutarı yılın daha ilk iki ayında 229 TL arttı ve bu tutarın 70 TL’si gıda fiyatlarındaki artıştan kaynaklandı.
Konfederasyonun piyasadan bizzat derlediği fiyatlarla oluşturulan TÜRK-İŞ Gıda Endeksi ve TÜİK Gıda Endeksi’ndeki değişim ile TÜİK Tüketici Fiyatları Endeksi’ndeki değişime bakıldığında, gıda endeksi artış oranının tekrar tüketici endeksi artış oranı seviyesine doğru yükselme eğiliminde olduğu görülmektedir.
TÜRK-İŞ’in verileri temel alındığında “mutfak enflasyonu”ndaki değişim Şubat 2017 ayında şöyle gerçekleşti:
Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 1,57 oranında artış göstermiştir. Yılın ilk iki itibariyle fiyatlardaki artış yüzde 4,90 oranındadır. Gıda enflasyonunda son on iki ay itibariyle artış oranı yüzde 6,75’dir. Yıllık ortalama artış oranı ise yüzde 3,05 olarak hesaplanmıştır.
Son altı ay itibariyle gıda fiyatlarındaki artışın yüzde 10,34 oranında gerçekleştiği de dikkate alındığında, özellikle düşük gelirli kesimlerin aile bütçesi içinde ağırlıklı bir bölümü oluşturan mutfak harcamasının “hissedilen enflasyon” olarak daha fazla etkide bulunduğu görülecektir.
Gıda harcaması çalışmasına temel alınan beslenme kalıbında yer alan ürünlerin fiyatları Şubat 2017 itibariyle şu şekilde bir değişim göstermiştir:
Süt, yoğurt, peynir grubunda; geçen ay artış tespit edilen süt ve yoğurt fiyatı bu ay değişmezken, peynir ortalama fiyatında artış söz konusu oldu.
Et, tavuk, balık, sakatat, bakliyat ürünlerinin bulunduğu grupta; kıyma ve kuşbaşı et ile sakatat ürünleri (dana ciğer, yürek, böbrek) fiyatı değişmedi ve fakat tavuk ile balık fiyatı yükseldi. Özellikle fazla tüketilen hamsi ve istavrit fiyatındaki artış dikkati çekti. Yumurta fiyatındaki artış -çok düşük tutarda da olsa- bu ay devam etti. Bakliyat ürünleri (kuru fasulye, kırmızı mercimek, barbunya) fiyatları -geçen ay görülen artış sonrası- bu ay aynı kaldı.
Yaş sebze-meyve grubundaki ortalama fiyat artışı bu ay aile bütçesini olumsuz etkilemeye devam etti. Pazardaki ürün (17’si sebze ve 8’i meyve olmak üzere toplam 25 ürün) ortalaması olarak yüzde 12,77 oranında fiyat artışı tespit edildi ve geçtiğimiz ay 3,76 TL olarak hesaplanan ortalama sebze-meyve fiyatı bu ay 4,24 TL oldu. Sebze fiyatı ortalamada 4,59 TL (geçen ay 4,11 TL), meyve fiyatı ise ortalama 3,50 TL (geçen ay 3,07 TL) olarak hesaplandı. Hesaplama yapılırken -her zaman olduğu gibi- pazardaki yaygın ve mevsim ürünleri esas alındı, ürünlerin tek tek ağırlığı yerine genel meyve-sebze tüketimi miktarından hareket edildi.
Ekmek, pirinç, un, makarna, irmik gibi ürünlerin bulunduğu grupta; sadece pirinç fiyatında artış tespit edildi, diğerlerinin fiyatı aynı kaldı.
Son grup içinde yer alan gıda maddelerinden; tereyağı ve margarin ile zeytinyağı ve ayçiçeği yağı fiyatı aynı almıştır. Zeytin fiyatı ortalamada fazla değişmemiştir. Yağlı tohum (ceviz, fındık, fıstık, ayçekirdeği vb.) ürünlerinde sadece fıstık fiyatı arttı. Baharat (kimyon, nane, karabiber, vb.) ürünlerinden bu ay kimyonun fiyatı arttı, diğerleri aynı kaldı. Şeker, pekmez ve bal ile tuz, salça fiyatı da değişmedi. Aynı şekilde çay ve ıhlamur fiyatı da aynı kaldı.
Konfederasyonumuzca hesaplanan tutarlar ücret düzeyi olmayıp haneye girmesi gereken toplam gelir miktarıdır. Ancak hanede çalışan sayısının sınırlı ve fakat ele geçen ücretin yetersiz olduğu durumlarda, elde edilen gelir birden fazla kişinin geçimini karşılayamamakta, kişi başına “insanca geçim için” yapılması gereken harcama tutarı yetersiz kalmaktadır.
TÜRK-İŞ’in bu araştırması alanında ilktir. Daha sonra bu alanda yapılan benzeri çalışmalara da örnek olmuştur/olmaktadır. “Açlık ve Yoksulluk Sınırı” çalışmasında hesaplamaya temel alınan gıda maddelerinin fiyatları, Konfederasyonumuzca piyasadan, market ve semt pazarları sürekli ve düzenli dolaşılarak doğrudan tespit edilmektedir. TÜİK tarafından derlenen fiyat verileri kullanılmamakta ve fakat, gelişmeleri değerlendirmek ve kıyaslama yapmak için sonradan izlenmektedir. Çalışma bu niteliğiyle bağımsızdır.
Konfederasyonumuz her ayın son haftasında ve TÜİK açıklamasından yaklaşık bir hafta önce hesaplama sonuçlarını kamuoyuna açıklamaktadır ve bu yönüyle, tüketici fiyatlarındaki artış eğilimini yansıtan “öncü gösterge” niteliğini de taşımaktadır.