Zor zamanlardan geçiyoruz. Karşılaşılan sorunların aşılmasında bilgi, sağduyu, tecrübe, liderlik gibi nitelikler ön plandadır. Bu vasıflar aslında kurumlar için de geçerlidir. Kurumların zor zamanlarda topluma verdikleri güven ve üstlendikleri sorumluluklar önem kazanır. TÜRKİŞ geride bıraktığımız altmışaltı yılda gerek temsil ettiği işçilerin gerek ülkemizin bütün zor zamanlarında umudu olmayı bilmiştir. İzlediği politikalarda “önceliğimiz ülkemiz ve temsil ettiklerimizdir” yaklaşımıyla her zaman yol gösterici olmuştur.
Kurumsal yapının ve toplumsal güvenin oluşması zaman içinde devamlı sınanarak oluşmuştur. Konfederasyonumuz milyonlarca işçi ve ailesinin temsilcisidir. Alınan kararlarda ve uygulanmasında katılımcı bir yapımız vardır. Bünyemizde mevcut kurullarımız aracılığıyla faaliyetlerimiz sürdürülmektedir. 23. Dönem 16. Başkanlar Kurulu Toplantısı bu çerçevede yapılmış, ülke ve çalışma hayatıyla ilgili gündemdeki konuları görüşerek önümüzdeki dönemin yol haritası çizilmiştir.
* * *
Bölgemizde ve uluslararası^landa son aylarda ülkemize yönelik gelişmeler hız kazanmıştır. Mevcut sorunların da etkisiyle ekonomide olumsuz gelişmeler yaşanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, tarihi boyunca devleti ve milletiyle bütün tehdit, baskı ve dayatmalara karşı birlik ve beraberlik içinde olmasını bilmiştir. Geçmişten geleceğe ülkemiz üzerinde oynanmak istenen oyunlar her zaman boşa çıkarılmıştır. Yine öyle olacaktır. Siyasal ve ekonomik bağımsızlığın korunması mücadelesinde işçiler her zaman üzerine düşen görevi özveriyle yerine getirmiştir. Bu tavır, ülkenin toprağını, emeğini savunmaktır, yurtseverliğin gereğidir.
* * *
Yatırım, üretim ve istihdam temelinde sürdürülebilir ekonomik büyüme ve adil gelir dağılımının sağlanması tüm kesimlerin görevi olmalıdır. Ama üzülerek belirtmek gerekir ki, bazı işverenler ekonomideki gelişmeleri gerekçe göstererek krizin mali yükünü çalışanların üstüne bırakmak istemektedir. İşsizlik sigortası fonundan yine kendilerine kaynak aktarılmasını talep etmektedir. Başta istihdam güvencesi ile satın alma gücünün aşındırılması olmak üzere çeşitli uygulamalarla çalışanlar baskı altına alınmak istenmektedir. Ortalıkta “kriz fırsatçıları” cirit atmaktadır. Halkın sırtından yeni kazançlar peşinde koşmaktadır. Ekonomik krizi bahane ederek fiyat artıranlar, dar ve sabit gelirli kesimlerin geçim şartlarını daha da ağırlaştırmaktadır. Başta asgari ücretin artırılması, vergide ücretliler lehine düzenleme yapılması olmak üzere, dar ve sabit gelirli kesimlerin durumları iyileştirilmelidir. Bu talepleri dile getirmeye devam edeceğiz ve takipçisi olacağız.
* * *
696 sayılı KHK ile alt işveren (taşeron) işçilerinin önemli bölümü kamuda sürekli işçi kadrosuna geçirilmiştir. Yapılan düzenleme ile YHK tarafından bağıtlanan ve süresi en son bitecek toplu iş sözleşmesi esas alınarak bu taşeron işçilerine ücret, mali ve sosyal haklar uygulanmaktadır. Ancak yaşanan yüksek enflasyon, taşeron işçisini de olumsuz etkilemiştir. Ağustos 2018 itibariyle son on iki aylık enflasyon yüzde 17,90 oranındadır. Orta Vadeli Program’da yılsonu itibariyle enflasyon yüzde 20,80 olarak tahmin edilmektedir. Önümüzdeki yıllarda enflasyonun öngörülenin çok üzerinde gerçekleşeceği açıktır. Ancak taşeron işçisi Ekim 2020 tarihine kadar ücretlerine altı ayda bir yüzde 4 zam alacaktır. Asgari ücret farkından da faydalanamayacaktır. Ücretlerdeki artış oranı sosyal yardım ödemelerine yansıtılmamaktadır.
Bu işçilerin, çalıştıkları asıl işyerindeki toplu iş sözleşmesinden faydalanmaları daha doğru olacaktır. İşçilerin çalışma şartları, kıdem, izin ve benzeri birçok konuda işyerlerinde karşılaştıkları farklı uygulamalar ortadan kaldırılmalıdır.
Kamuda taşeron uygulaması artık tamamıyla sona erdirilmelidir. Başta KİT ve bazı özel bütçeli kuruluşlarda çalışan alt işveren işçileri ile kapsam dışında kalan bütün işçilerin kadro beklentileri karşılanmalıdır. Kanunen istisnai bir düzenleme olmasına rağmen güvencesiz çalıştırmanın bir norm haline getirilmesine aracılık eden taşeron uygulaması artık gündemden çıkmalıdır.
* * *
İthalatta yaşanan fiyat artışları nedeniyle, tamamen dış alımlara bağımlı olan gazete kağıdında ciddi sorunlar yaşanmıştır. İthal kağıt fiyatları çok artmış, basım maliyetleri yükselmiştir. Kağıt krizi nedeniyle birçok gazete zor durumdadır. Yerel gazeteler kapanma noktasına gelmiştir. Kitap basımı için kağıt bulunamamaktadır. Bulunsa bile fiyatlar çok yüksektir. Bu alanda yaşanan sıkıntılar sektörde faaliyet gösteren 4 işkolu sendikasıyla birlikte düzenlenen basın toplantısı ile kamuoyu gündemine bir kez daha taşınmıştır. Bu gelişmeler, özelleştirilen Kamu İktisadi Teşebbüslerinin bir kez daha tartışılmasını sağlamıştır. Türk Telekom, SEKA, Şeker Fabrikaları, Enerji ve benzeri kuruluşların ülke ekonomisine katkısı ve milli üretim açısından önemi ortaya çıkmıştır.
* * *
Sendika kurma veya sendikalara üye olma özgürlüğü hakkı Anayasa ile teminat altına alınmıştır. Sendika hakkı ve sendikal faaliyetler demokrasinin olmazsa olmaz şartlarındandır. Kamu ya da özel sektör işverenleri sendikal örgütlenme hakkına saygı göstermeli, devlet bu temel hakkın korunması ve geliştirilmesi için gereken ortamı sağlamalıdır. Bu hakkın kullanımına yönelik kimden gelirse gelsin engellemeler ve baskılar kabul edilemez niteliktedir. Sendikal örgütlenmenin önündeki yasal ve fiili engellerin ortadan kaldırılması önemini korumaktadır.
Önümüzdeki aylarda örgütlenme konusunda geniş katılımlı bir toplantı düzenleyerek sorunu çeşitli yönleriyle yeniden değerlendireceğiz. TÜRKİŞ ve üye sendikalar olarak örgütlenme konusunda daha atak olmalıyız. Haber alma hakkının giriş kapısı olan basın sektöründe, çalışanların büyük bölümünün sendikasız olduğu da dikkate alınmalıdır. Basın sektöründe çalışanlar mutlaka örgütlenmelidir. Sendikal örgütlenmenin olduğu ülkelerde sağlıklı demokrasi olur. Bütün baskılara ve engellemelere rağmen işçiler özgür iradesiyle sendikalaşma hakkını kullanmakta ve Konfederasyonumuzu seçmektedir. Hepsine hoş geldin diyoruz. Üye sendikalarımız tarafından işçilerin hak ve çıkarları için uyguladığı grevler ile örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi sürecinde sürdürdükleri bütün meşru ve haklı eylemleri TÜRKİŞ olarak destekliyoruz, katkı veriyoruz.
Başta İstanbul 3. Havalimanı inşaatında çalışan taşeron işçileri olmak üzere, insana yakışır çalışma ve yaşama koşullarının işyerlerinde geçerli olması için verilen her mücadele haklıdır, demokratiktir ve anayasal güvenceye sahiptir.
* * *
Konfederasyonumuzun “atık kağıt toplayıcıları” için geliştirdiği proje bu kapsamdadır. Sokaklarda ve sağlıksız koşullarda çalışan, aralarında çocukların da olduğu sektör çalışanlarının durumlarının iyileştirilmesi, hem halk sağlığı hem ekonomiye kazanım açısından gereklidir. Sokak atık toplayıcıları kayıtdışı çalışmaktadır. Bulaşıcı hastalık riskleri yüksektir. Durumlarını iyileştirmeyi sorumluluğumuzun bir gereği olarak değerlendiriyoruz.
Yeniden oluşturduğumuz “işçi sağlığı ve güvenliği kurulu” ile üye sendikalarımız arasında gerekli eşgüdümü sağlamayı amaçladık. Başta çok tehlikeli işyerleri olmak üzere çalışmalar yapılmasını hedefliyoruz. İşçi sağlığı ve yaşamı üzerinde iş kazaları kadar tehlikeli olan meslek hastalıkları konusu yeterli düzeyde tartışılmamaktadır. İşçi sağlığı için önemli olan bu konunun gündeme gelmesi ve gelişme kaydedilmesi için çaba gösteriyoruz. Bu amaçla düzenlenen akademik toplantıları desteklemeyi sürdüreceğiz. Bu yıl Zonguldak ilinde on dokuzcusu düzenlenen Çalışma Kongresine katılım ve desteğimizi, öncekilerde olduğu gibi sürdürmeye devam edeceğiz.
* * *
Çocuk işçiliği maalesef tüm olumsuzluklarıyla devam etmektedir. Evde, okulda, oyun parklarında olması gereken çocuklar tarlada, atölyede en kötü koşullarda çalıştırılmaktadır. Kuşkusuz bunun ekonomik ve sosyal nedenleri vardır. Çocuk işçiliğe yola açan nedenlerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu sorununun çözümünü çalışmalarımızın bir parçası yapmaya devam edeceğiz.
Daha çok kadının çalışma hayatına girmesi ekonomik gelişme ve sosyal kalkınma için zorunludur. Türkiye’de kadınların işgücü piyasası, eğitim, siyaset ve sendikalar gibi toplumun pek çok alanına katılımı ve haklara ulaşımı ne yazık ki istenilen boyuta gelememiştir. Kadınlar çalışma hayatında ve sosyal alanda daha fazla yer almalıdır. İş ve aile yaşamının uyumlulaştırılması için gerekli düzenlemelerin yapılması devam etmelidir.
* * *
TÜRKİŞ topluluğu olarak ülkemiz ve işçilerimiz için çalışmalarımızı aralıksız sürdürerek “Türkiye’de TÜRKİŞ var” sözünü yüreklere yerleştirmeye hep birlikte devam edeceğiz.